SASGEM

Pazar, 04 28th

Last updatePz, 27 Eyl 2015 7pm

Türklerin topluluk psikolojisi nasıl analiz edilir?

Açıklama

"Türklerin topluluk psikolojisi nasıl analiz edilir?"

afs4a 

Prof. Dr. Erol Göka

Meram Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi

 

Konu

"Türklerin topluluk psikolojisi nasıl analiz edilir?"

Her birimiz ayrı ayrı, tıpkı parmak izimiz gibi birbirimizden bambaşka psikolojik   özelliklere sahibiz. Böyle yaşayıp giderken ilk anda “Türkler” gibi çok büyük bir   topluluğun psikolojisinden bahsetmek, tuhaf gelebilir. Ama insan yalnızca bireysel değil   bir grup-varlık aynı zamanda. Bir topluluğun, bir dilin, bir kültürün içine doğuyoruz,   başka insanlarla aynı çocuk yetiştirilme pratiklerinden geçiyoruz. Tüm bunlar biz de   birbirimizle, ortak bir davranış ve zihniyet yapısı oluşturuyor. Ne yaparsak yapalım bu   topluluk psikolojisinin çerçevesinin dışında davranamıyoruz. Ben bugün insanlarımızı   niteleyen ortak davranış ve düşünce biçimlerinin neler olduğunu saptamaya çalıştım ve   bunların geçmişe doğru izini sürdüm. Gördüklerim enteresandı. Elbette dünyadaki her   şey gibi toplumlar da değişiyor. Bu değişimin en yavaş işleyen yanını psikolojilerimizdeki   değişim oluşturuyor. Bu anlamda Anadolu’da yaşayan bir Türk 1500 yıl önce Gök-Türk   döneminde yaşayan birisine benzer davranışlar ve düşünceler gösterebiliyor. Türkler,   hala çağlar boyu, daha düne kadar göçebe bir hayat sürmüş olmanın psikolojisiyle   hareket ediyorlar. hala tam kentli olamadık, büyük kentlerimizde bile oradan oraya   göçüp duruyoruz. Dilimizi “mal canın yongasıdır” gibi hayvancı özelliklerimizden   kaynaklanan deyimler dolduruyor. Evlerimizi bile çadır hayatı yaşıyormuşçasına   döşüyoruz. Yazıyla, kitapla asla dost değiliz hem çocukları okumuş adam olsun   istiyoruz hem de yazıdan, kitaptan hoşlanmıyoruz. Türk’üz türkü çağırıyoruz, herkesle   muhabbet etmek istiyoruz. Gösterişe ve şatafata çok düşkünüz, diğer insanlarla ve   eşyalarla ilişkilerinde bu merakımız çok belirleyici. Gösteriş ve şatafata düşkünlüğümüz   nedeniyle her alanda inanılmaz israf manzaraları sergiliyoruz. Otoriteyle de ilişkimiz   ikircimli, hem itaatkar bir topluluğuz hem de karşı-çıkmak için fırsat kolluyoruz. Türkler,   sanılanın aksine asla ırkçı ve dinsel fanatik değiller. Diğer topluluklara, dinlere hem   çok kolay uyum sağlıyorlar hem de enteresan bir biçimde kendilerini dünyanın efendisi   gibi görüyorlar. Kadın-erkek ilişkilerinde dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen kendine   tutumlar sergiliyoruz hem kadınlara çok değer veriyoruz hem de adeta maçoluğu   destekleyen bir kültürel alt-yapıya sahibiz. Mafiyöz oluşumlara çanak tutan segmenter   toplumsal yapımız, savaşçı ruh halimizle birleşince ortaya pek güzel olmayan toplum   manzaraları çıkabiliyor. Soy-sop davası almış yürümüş, sevmediğimiz insanlara “soysuz”   diye küfrediyoruz. Batının teknolojisini neredeyse onlardan da hızlı benimsiyoruz ama   bir türlü modern, hukuk ilkelerine göre hareket eden bir yaşama tarzı kuramıyoruz;   her yerden mafya fışkırıyor, hemşericilik, iltimas, adam kayırma büyük dertlerimiz.   Düşünceye, düşünce adamına önem vermiyoruz. Dinle biraz daha yakından ve fazlaca   ilgilenenlerimize sanki onlar birer şamanmış gibi davranıyoruz. Dini tutumlarımızın   çoğunu İslam değil Eski Türk Dini belirliyor, yatırlara bez bağlamaktan tutun da piknik   merakımıza kadar her yerde eski dinden emareler var.   Bunları ve daha fazlasını "Türklerin topluluk psikolojisi nasıl analiz edilir?" konferansında   duyacak ve konuya nasıl bir teorik çerçevede yaklaşılabileceğini tartışacaksınız.

Biyografi

Prof. Dr. Erol Göka

1959 yılında Denizli'de doğdu. Ortaöğrenimini “parasız yatılı” olarak Aydın’da   tamamladı. 1983’te "Tıp Doktoru", 1989 yılında “Ruh Sağlığı ve Hastalıkları   Uzmanı”, İzmir'de tamamladığı askerlik görevinin ardından 1992 yılında “Doçent"   olmaya hak kazandı. 1998’de Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi   Psikiyatri Kliniği Şefi oldu. 2010 yılı başında Necmettin Erbakan Üniversitesi   Meram Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilimdalı’na “Profesör” olarak atandı. Prof. Dr.   Erol Göka Ağustos 2014'e kadar Ankara Numune Eğitim ve Araştırma   Hastanesi'nde Psikiyatri Bölümü Eğitim ve İdari Sorumlusu olarak görevlendirildi.  Çok sayıda psikiyatri uzmanı ve doçenti yetiştirmiş; onlarca aile hekimi ve   nöroloji uzmanının yetişmesine katkıda bulunmuş olan Erol Göka, ülkemizde   psikiyatrik hizmetlerin çağdaş biçimlerde örgütlenebilmesi çalışmalarına etkin   olarak katılmaktadır.   Psikiyatrinin birçok alanında yapılan bilimsel çalışmalarda yer almasına rağmen   ilgisi, daha çok psikiyatrinin sosyal bilimlerle ve felsefe ile kesişim noktalarında   yoğunlaşmıştır. İnsanın dinamik özelliklerine ve grup-varlığına olan ilgisi onu   psikodinamik yönelimli klinik uygulamalara ve grup psikoterapilerine   yöneltmiştir. Bu nedenle bilimsel çalışmaları ve klinik deneyimleri daha çok bu   alanlardadır. Psikiyatrinin sosyal bilimlerle ve felsefeyle olan kesişim noktalarıyla   ve psikoterapilerle ilgili çok sayıda toplantıda konuşmacı ve özel davetli   konferansçı olmuş; birçok kongrede özellikle “psikiyatrik görüşme” alanında kurs   yöneticiliği yapmıştır. 1991 yılında altı yıl süren bir eğitim faaliyetini   tamamlayarak Uberlingen Moreno Enstitüsü'nün onayladığı "Psikodrama Asistanı"   belgesini almaya hak kazanmış, "Psikodrama Terapisti" olmak için gerekli olan   teorik ve uygulamaya dönük çalışmaları yerine getirmiştir.   Türkiye Günlüğü dergisinin yayın; birçok tıp ve beşeri bilimler alanındaki derginin   danışma kurullarında bulunmaktadır. Çok sayıda bilimsel çalışmanın içinde yer   almış, bilimsel makale üretmiştir.   Psikiyatri alanındaki çalışmalarını “Psikiyatri ve Felsefe”, Felsefe ile Psikiyatri” ve   “Hayatın İçinde Psikiyatri” kitaplarında toplamıştır. “Hayata ve Aşka”, eşi   psikiyatri uzmanı Sema Göka ile birlikte yazdığı “Kadınlar, Erkekler, Aşıklar”,   ölüm ve matem konularındaki çalışmalarını içeren “Hoşçakal”, günümüzde ahlak   psikolojisi ve felsefesi temalarını ele alan "Aşk Her Şeyi Affederse", Dr. Murat   Beyazyüz ile birlikte yazdığı "Geçimsizler: Kişilikleri Tanıma ve Geçinmeyi   Kolaylaştırma Kitabı" ve “Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı?” psikiyatriden   insana, ilişkilerine ve topluma bakmaya çalışmaktadır.  Son dönemlerde çalışmaları, büyük grupların davranışlarının dinamiklerine ve   tarihsel kökenine yönelmiş ve bu çabasının ürünü olarak “İnsan Kısım Kısım:   Topluluklar, Zihniyetler, Kimlikler” ve büyük grup davranışı ile ahlak ve siyaset   felsefelerinin etkisiyle ortaya çıkan denemelerini içeren “Türkiye Vardır”,   “Psikoloji ve Siyaset Arasında” adlı kitapları yayınlanmıştır.  Uzun zamandan beri Tarihsel Psikoloji alanında, Türklerin tarih boyunca   değişmeyen tutumlarını anlamaya yönelik çabaları, “Türk Grup Davranışı” adı   altında 2006 yılı başında kitaplaştırılmış, bunu “Türklerin Psikolojisi” (2008) ve   “Türklerde Liderlik ve Fanatizm” (2009), “Türk’ün Göçebe Ruhu” (2010) kitapları   izlemiştir. Birçok özgün görüş barındıran bu çalışmalar büyük bir ilgiyle   karşılanmış ve çok verimli tartışmalara neden olmuştur ve olmaktadır.   Prof. Dr. Erol Göka toplum psikolojisiyle ilgili bir otorite olarak tanınması   nedeniyle görsel ve yazılı medyada gerek sunucu gerek konuşmacı olarak   defalarca yer almış; üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve resmi kurumlarca   toplantılara davet edilmiştir. “Türk Grup Davranışı” kitabı ile Türkiye Yazarlar   Birliği 2006 yılı “Yılın Fikir Adamı Ödülü”ne layık görülen Erol Göka’ya 2008   yılında, Türk Ocakları tarafından “ilmi çalışmalarıyla Türk milletinin ufkunu açan   eserler ortaya koyması” dolayısıyla, “Ziya Gökalp/ Türk Ocakları İlim ve Teşvik   Armağanı” verilmiştir.

 

Ayrıntılar

TARİH : 4 ARALIK 2013 , ÇARŞAMBA

SAAT    : 13:00 - 14:30

YER      : KONGRE MERKEZİ , SALON 1

Haber

 

Geri dön

Anasayfa ARŞİV Türklerin topluluk psikolojisi nasıl analiz edilir?